YASAK CENNETLER

sevmenin yasak
sevişmenin yasak
ve gülmenin yasak olduğu illerden geçtik

ışıksız
          karanlık ve kör
bir tesbih tanesi gibi
dizilmişiz birbirimizin ardı sıra
birbirimizin gölgesinden
karanlıklara gömülmüş diğeri
ve bir diğeri
          aydınlıklara göz yummuş
ve bir diğeri
          perdelemiş aydınlıkları küfürle
ve bir diğeri
ve bir diğeri mi kalmış ki balam
ateşten bir kor olmuş her biri
eli bağlı
gözü bağlı
          gönlü bağlı gençlerin
                    düşlerini süsleyen
                              atlı prenslerin
                              bal yanaklı
                              kiraz dudaklı güzellerin
yasak cennetlerinden geçtik
yasak meyvelerinden yedik
yasak pınarlarında kaynayan
          doyumsuz bengi suyundan
                              içtik…

yoklukların yoksullukların ötesinde
dilsiz
          suskun arzuların
çiçeksiz kuru bir dal gibi
kırılıp yok oluşunu gördük

acıların
ve her şeyden önemlisi
birkaç kuruşa satılan
zincirlere tutsak sevdaların
          gözlerden ırak
          gönüllerden ırak
          insanlıktan ırak
ateşle kumun umarsızca oynaştığı
taştan yüreklerin
küçülmüş beyinlerin
susuz sahralarından
                              geçtik..

ardımız dört duvar
ardımız kör karanlık
biz sessiz
biz korkak
biz çaresiz
tetik yürekli
ve namlu gözlü
ve dinamit beyinli insanların
ateş
          kan ve barut dolu
sokaklarından geçtik…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu