URFA SAVUNMASI
“Çileler bitmez. Sanki acı ile yazılmış alınyazımız. Sanki ateş, kan ve barutla çizilmiş kaderimiz.
Urfa’da aynı vahşeti yeniden yaşarız. Düşman elini kolunu sallayarak çöker obamıza. Türlü eziyetler içinde kıvranır insanımız. Tutsaklık yüz karası… Namus meselesi… Yurt meselesi …
URFA SAVUNMASI
“VATANDIR GÖZ AÇINCAGÖRDÜĞÜN
İNSANIN EN TANIDIK SANA.
BİR NAMUS,
BİR SİLAH,
BİR AT,
ÖLÜME GİDER İNSAN
UĞRUNA.”
“Urfalı’yım ezelden.
Gönlüm geçmez güzelden”
Ben güzeli neyleyim ?
Düşman kapımızda.
Davranalım tez elden.
Kara bir top olmuş,
Kara bir leke gönlümüzde.
Gün bugün
namus günü…
Yansın gayrı ekinler
kurusun sütleri davarların…
Silinmedikçe alnımızdan bu leke.
Düşman kapımızda,
Düşman obamızda,
Düşman soframızda
Vatan elden gitmekte
namusumuz da !..
Kabına sığmayan deniz gibiydi
URFALILAR.
Tunçtan bir putçasına suskun,
Çöl ateşinde kavrulmuşçasına
Alev doluydular.
Yırtıcı bir şahin örneği;
Alıcı kuşlar gibi,
dalıp çıkıp düşman üstüne,
Pençe pençe ateş yağdırdılar.
Çıplak fidanlara can yürüdü damar damar.
Binlerce çiçek gönül bahçelerinde.
10 Nisan 1920 gecesi
Düğün dernek kuruldu Gelenler,
geldikleri gibi gittiler.
Dağlar oyun oldu çağladı,
Urfa türkü oldu inledi.
“Ha ! ha, ha ! kurban ha !” deyi,
Dağı, taşı titrettiler.
Biz böyle bir ecdadın evlatlarıyız. Ne oldu kim ne yaptı da biz bu hale geldik? Bize uzanan kirli elleri kınıyorum. Hocam umarım birçok kişi okur da belki yüreklerinin derinliklerindeki hücrelerde dolaşan eski dayanışma günlerini hatırlarlar.
Şimdi çok vaktim yok ancak sitenizi not ettim. İlk fırsatta gelip tüm şiirlerinizi okuyacağım.
çok güzel…üstelik bu vatan bizim vatanımız