ERZURUM YOLUNDA
Erzurum ışıkları umut yüklüydü.
Göz kırpmadan sabahı bekliyordu Erzurumlular,
Nice kavgalara dur demiş Palandöken.
nice acılara göğüs germiş,
ne canlar vermiş Erzurum.
Erzurum ışıkları umut yüklüydü
Göz kırpmadan sabahı bekliyordu.
“Dur !..” dedi bir ses
Dur diyelim düşmana top mu yok ?
balta var !..
tüfek mi yok ?
kazma var !..
El var
parmak var,
tırnak var !..
Ah, bir bilseniz bu yürekte
harlanacak ateş var
Bağımsızlık uğruna can verecek Dadaş var !..
“Erzurum’da Dadaş heyecan içinde, sabırsızdır. Yerinde duramaz. Top yok, tüfek yok, barut yok…
Binlerce ses, yüz binlerce ses top gibi patlar düşmanın suratına. Karar verilmiştir. Yay kurulmuş, oklar hedefine yöneltilmiştir.
Topluluk çalkalanır. Kemal Paşa’ya yol açar, gönül verirler. Ulusal direnişin plânlan yapılırken Kemal Paşa rahattır. Telaşsızdır.
– İşte !.. der. İşte inandığım güç, işte silahım, topum tüfeğim.
Dışarıda Erzurum fırtınadır, kasırgadır. Sesler dalgalanır, gümbür gümbür yankı yapar Erzurum ovasına doğru…”
“Birlik şarabından içip,
Dirlik sofrasından doyuldu.
Damla idi, doldular.
Toplanıp sel oldular.
Akıp yücesine,
gündüzün gecesine,
uzanan bıçak gibi
Geceyi ışığa boğdular.”
Güçlü bir kaynak gibi yerden fışkırırcasına,
Kara toprak alnına kandan andlar yazdılar.
Can ve sevgi ile harladılar ateşi.
O gece gökyüzü yıldızlarla doldu
Binlerce korku, dehşetle can gözünü açıp,
Binlerce gönül
Sivas’a doğru sırtladılar Güneşi.
“O sonsuz ve daima gerçek kalacak. Gök; engin, yer; uçsuz bucaksız. Gök de onu öğrenecek, yer de… Tüm ayrılan yollar onda son bulacak.”
“Sivas’ta bağımsızlık mücadelesinin son düzenlemeleri yapılacaktır. Delegeler gelir dört bir yandan, gelenlerin her bîri Kuva-yı Milliye ateşine bir kıvılcım atarlar. Samsun’da harlanan ateş Amasya’dan Erzurum’a ve nihayet Sivas’a daha güçlü bir istekle taşınmıştır.”