DUVAR YAZILARI ( GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ…)

BAHATTİN Hoca emekli öğretmen. Menderes Bulvarı’nda büfe ve çay bahçesi işletiyor. Bitişiğinde İlkadım Kız yurdu. Cadde haliyle oldukça hareketli.
Atakum Belediye Başkanı Sayın Metin Burma’nın sahili şimdiki haline getirene kadar geceli gündüzlü nasıl ölesiye bir çabayla emek sarfettiğini bizzat görenlerdenim. Başkan bu yüzden oldukça titiz. Çekirdekler yenilip kabukları sokağa atılmasın ister. Ağaçlar kırılmasın, çimler çiğnenmesin, duvarlar yazılmasın ister. İster İstemesine de Türk Milleti bu öyle kayıt ve şart dinler mi? Başkan ne kadar kızarsa kızsın sokaklar yine kirletilir, ağaçlar kırılır, çimler çiğnenir, duvarlar da yazılır.
Bahattin Hoca Çaykaralı. Özünü ünkar edenden, yitirenlerden değil. Kültürel birikimi ne denli yüklü olsa da dilini hiç değiştirmemiş. Başkan ona her zaman sıkı sıkı tembih eder. “Bak Bahattin Hocam buraları bizim korumamız lazım. Fazla elemanımız yok alamıyoruz da. Size güveniyorum ha. Bu güzelliklere sahip çıkın.
Bahattin Hoca’nın tam karşısındaki duvarda koca-man bir yazı. Yoo üst üste iki yazı. Arka fonda siyah renkli harflerle “GİTME KARA KIZ” önde İse bu kez beyaz renkte kocaman kocaman “SENİ SEVİYORUM KARA KIZ” sözleri…
Başkan hesabını almış tabi. Ama savunma dünden hazır. Bahattin Hoca o güzel Çaykara Türkçesiyle durumu nakletmiş: .
“Paşkanum aslinda kördüm oni. Kettum yanina. Tedum ula haburda ne edeysun. Ula yaziktur, künahtur. Havu Paşkan puralari adam eteceğum tiye anasindan emdiği süt purnundan kelmiştur. Ula heç utanma yok midur sende? Tedum temesine da Paşkanum ne desa peğenirsun.”
“- Ne dedi?”
“Aşığum ağabey, aşiğum, elimde değil…” Pen da: “ yaz ula, ne yazarsan yaz, pen da seni körmeyrum…”
İşte böyle. Aşk bu, ne mantık dinler ne de kayıt ve kural. Genç dostlarımdan biri de yakalanmıştı bu garip hastalığa. Günlerce, aylarca hep aynı konuyu dönüp dönüp konuşmuştuk. 0 sakin, o munis, o söz dinler çocuk gitmiş aksi bir adam gelmişti yerine. Ne teselli edebiliyordum ne de yolundan dönderebiliyordum.
Çaresiz çektik bir süre… Sonra mı, sonrası önemli değil. Bir söz söylemişti defterime not ettim. Biraz kaba bir tanım ama teşbihte hata olmaz.
“Ben duygusal bir eşşeğim!” demişti. Bilmem ki ne demek istedi. Bazen eşşeklik de yapılıyor demek ki…
Sonra düşündüm de hak verdim dostuma. Aşk sınırsız acılarla ve sınırsız mutlulukların yoğrulmasıyla biçim bulur. Sevinç gözyaşlarıyla, acı gözyaşlarının birbirlerine karışması, birbirleriyle iç iç olması ve birbirlerinden ayırd edilmemesi hep bundan değil midir?
Ama “Seni seviyorum!.. demek yürekliliğinden de kaçmamak gerek…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu