BEN DUYGUSAL BİR EŞŞEĞİM –( zekeriya çavuşoğlu )

Genç bir dostum vardı. Fena aşıktı. Yüreği, beyni allak bullaktı. Aklı bulanık, mantığı alabildiğine firar durumlarındaydı. Varsa yoksa bir o vardı. Gecede, gündüzde, hayalde, düşte…

Düşküne el vermek yiğitliğin şanındandır deyip sabrımın son kertesine kadar zorlayıp derdine ortak olmaya çalıştım. Kavga etmedikleri günlerde neyse de, ayrılık günlerinde gerçekten çekilmez oluyordu bu genç dostum. Derdine ortak olayım derken bir de baktım ki bu ateşli aşkın tam ortasındayım ve de oldukça önemli bir parçasıyım. Birlikte ağlıyoruz, birlikte gülüyoruz, eski deneyimlerime dayanarak plan üstüne planlar yapıyoruz.

Ama adamda akıl ve mantık hak getire. Kuzu gibi çocuk ateşten bir küre olmuş, hem zavallı kızın canını yakıyor hem de benim asabi bünyemin sınırlarını zorluyor…

Kız dayanamadı bu strese firar etti, dünya yıkılsa geri dönmez artık. Artık tüm sıkıntı benim başımda. Tanrım sen sabır ver… Yahu biz de gençliğimizde böyle mi salaklaşmıştık, diyorum kendi kendime. Bir yanıt bulamıyorum.

Her adımda, her nefeste söz dolaşıp aynı konuya geliyor. Bir gün sabrım tükendi mi ne : “Yeter ulaaannn !…” diye kükredim, gözyaşlarına falan bakmadım bastım fırçayı…

Salya sümük, derinlerden gelen bir sesle : “ Ne yapayım abi, ben duygusal bir eşeğim, elimde değil…”

Hemen o anda verimsiz yüreğimde bir şimşek çakar gibi oldu. Serde de şairlik var, kaçırır mıyım fırsatı… Hemen kaleme sarılıp cebimde daima hazır tuttuğum bir kağıdın ak sayfalarına o önemli notu düştüm. “ BEN DUYGUSAL BİR EŞŞEĞİM “

Aşkın tanımına yeni bir yorum katmanın gönül rahatlığıyla yola çıkmıştık bir kez. Genç arkadaşımın o onulmaz aşkını bir yana koyup kendi içime daldım.Bir yerlerden, hiç umulmayan bir anda dökülecekti dizeler, biliyordum bunu…Biraz da kendi kendine yan deyip arkadaşımı aşkın çileli yangınlarıyla baş başa bırakıp evin yolunu tuttum.

Düşünceler üst üste binince kavram da biraz genişledi tabi. Eşek milleti daha bir sevimli yüzle görünür oldu bana. Eve gidene kadar hayalimde oluşturduğum eşeklerle söyleştim durdum. Kızdılar bana , senin hiç eşeklik ettiğin olmadı mı, diye ufaktan payladılar da. Düşündüm de hayatında bir kerecik olsun “ BEN DUYGUSAL BİR EŞŞEĞİM “ diyemeyen zavallıların hallerine üzüldüm.

Neyse yazacağım şiirin düşünsel alt yapısı üç aşağı beş yukarı ortaya çıkmaya başlamıştı. Ama nedense konu aşkın ötesine geçmiş, tüm eşekliklerin genellendiği dizelere kanat açmıştı. Özgür kodum düşünceleri, sarıldım kaleme.

Bir de baktım ki ben kendi eşek yanlarıma yönelmişim, sokak sokak kendi suç ortaklarımı da katmışım yanıma.

Dünyanın dönüşündeki sahte gidişe boyun eğmeyen, tüm ikiyüzlülüklere, tüm üçkağıtçılıklara , ahlak düşkünlüklerine rağmen kendi yolunda yürümeyi erdem sayan nesli tükenmiş insanlarla çiziktirdik ilk dizeleri. Bu adi vur kaç düzeninde , adaletsizliklerle, haksızlıklarla, yeteneksizliklerle bezenmiş bu aşağılık dünyada , fırsatı varken çalmayan,haktan hukuktan ayrılmayan; bunları yapmadığı için de ezilip yok edilen bu nesli tükenmiş insanlarla el ele verdim ,şiirimi tamamladım.

Sanatla azcık ilgisi olan bilir. Yazmadan sonra paylaşım gelir. Şair yazana kadar şiirinin sahibidir. Ondan sonra şiir gerçek sahibine teslim edilir ; yani okuyucu¬suna.

Yazma öyküsünü paylaştığım şiiri sizlere sunmak istiyorum. Bu da kendini ifade etmenin başka bir biçimi. Anlatmak, anlamak ve anlaşabilmek işin en güzeli galiba.

Bir şiirin ortaya çıkış serüvenine tanıklık etmek de cabası. Fena mı yani…

TÜM EŞEKLERİN
ŞEREFİNE İÇİYORUM

ben duygusal bir eşşeğim
biliyorum
biliyorum dünya
yılanlarla can dost
yürekler vıcık vıcık
kazıklar çatallı
kimin eli kimin cebinde
belli değil
biliyorum…

biliyorum anlaşılmaz bu hesap
cambazın ipinde bin cambaz
cambaz can derdinde

masamda yorgun bir yürek
“ne demekse duygusallık,
ar, hayâ, nâmus…”
tabi ki bu husus önemli husus
rakım susuz
salaş bir meyhanedeyim
ve kırık bir sazın
feryadını dinliyorum
tüm eşşeklerin şerefine
i ç i y o r u m…

Şiir bitince külfeti bitmiyor. Bir şiir dostu : “ Hocam onca aslan, kaplan , çakal, sırtlan falan varken niye gariban eşekleri konu ettin şiirine ? “ diye garip bir soru sordu.

Ne diyeyim,belki de insan etiyle beslenen aslan, kaplan, çakal ya da leş kargalarının köşe bucağı parsellediği bu vahşi dünyada kendimi duygusal eşşeklere daha yakın bulduğum içindir…

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu