KİRPİK KİRPİĞE DEĞMEDİ

kirpik kirpiğe değmedi
ne ekmek ne de su
alacaklıyız yine o bitmez gecelerden

gök alev alır düşer denize
yüreğinde soluksuz özlemler kaynaşır
söner yangınları güneşin
Atakum suskun, karanlık bir örtü altındadır

caddelerde korkulu düşler yürür
ışıksız bir sokak lambasına düşer
kavuşmamış sevdaların o buruk hüznü
ve korkularımız
dönerler habire başımızda
dönerler alıcı kuşlar gibi
dönerler, dönerler
       soğuk duvarlarında yalnızlığın
dönerler
tir tir titreyen o korkunç gölgeler

anıların naftalin kokan labirentlerinde
dolaşıp durur bir koca adam
yürek kafesinde fırtınalı bir denizin
         biteviye ölüm sancısı

bir çocuk gülümser sisli perdelerin arkasından
kaldırımlarda ilk gençlik yıllarının
                                        ayak izleri
çalınan bakışlar, öpülen dudaklar
ve yüreğinin derinliklerinde
bin yıllık azgın bir volkan gibi kaynayıp
susturuldukça ağulanan çığlıklar

gökte titrek yıldızlar göz kırparlar yaşama
hep aynı şarkıyı söyler deniz
bir balıkçı motoru aralar geceyi
alınterinden çiçekli umutlar dokur
gül yüzlü çocukların uykulu düşleri yansır
Karadeniz’in kızaran ufuklarına

gün kanatlarında ıslanır
umarsız bir martının çığlıklarında
o korkusuz sevişmelerin tadı

hafiften bir rüzgar eser
aralanır gökyüzünü örten bulutlar
aydınlık birkaç dize düşer toprağa
bir ozan alnından sızan teri silmektedir
ellerinde gün ışığı demet demet

sabırsız iki çift kanat
tutunup saçlarına güneşin
dalarlar düşlerin en saklı kuytularına

akşamdan sabaha eskimiş aşklar
yıkanır denizin köpüklü sularında
erkenci çöpçüler kırık dökük dizeler toplar
uzayan sahiller boyu

gün doğarken Atakum
yürek yangınlarından süzülen
              kızıl bir güldür.

“Gök Yorgan, Yer Yatak” adlı kitabından.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu