Yüzyıllar Sonrasına, ANADOLU DESTANI – Ersin ERGE
Gecenin ortasında, bahçemdeyim. Gökyüzünde yıldızlar… Ay, ayın bahçemdeki havuza vuran şavkı,.. Müzik setinde Kenan Doğulu’nun yepyeni bir versiyonla söylediği “Onuncu Yıl Marşı”
Elimdeyse Zekeriya Çavuşoğlu‘nun 06.01.1994 tarihinde “Ersin Erge Bey’e sevgi ve dostlukla…” diye yazıp imzalamış olduğu “Anadolu Destanı” adlı kitabı.
Okuyorum… Sanırım bu ikinci okumam. İlk okuduğumda:
“BAYRAK DALGALANMAYAN YERDE
ONURSUZ CANI NEYLERİZ ? ”
gibi dizelerini ezberden söyler olmuştum… Yalnızca bu dizelerini mi ? Hayır !..
“YÜREKLERDE BARIŞ OL, İNSANCA YAŞAT BİZİ / TANRIM MUHTACIZ SANA KÜÇÜLTME SEVGİMİZİ.”
(…)
Eğitimci, yazar Kazım Memiç hocamız; kitabın önsözünde : “Destanlar ulusların açılmış kalp gözü, çözümlenmiş beyni ve çarpan yürekleridir. Var oluşun altın ışıkları destanlardan yansır. Yaşamanın onurunu sunar yıllar öncesinden yüzyıllar sonrasına.” diyor…
(…)
Yıllar, yüzyıllar sonrasına Zekeriya Çavuşoğlu, Kurtuluş Savaşı’nı destanımsı tarzdaki şiiriyle öyle müthiş söylüyor ki, irkilmemek mümkün değil…
“Gün ortasında bulunan göğü görür gibiyim.
Binlerce ağzından ölüm kusan
Çelik canavarları,
Bedenden ayrıları
kafa,
kol ve ayak…
ve dehşetle can gözünü açıp
havaya savrulan toprak,
akan kan
ve Tanrı’ya kavuşan canları görür gibiyim.”
dizeleriyle şair kimliğini bizlere gösteriyor. Zira şair; insanların açık gözlerle göremediğini kapalı gözleriyle görendir. Zekeriya Çavuşoğlu‘nda -has- şairlik vardır… Bunun kanıtı “Anadolu Destanı”
Şair, Zekeriya Çavuşoğlu edebi değerlerimizden yararlanıp, bağımsız bir toplumculuğu savunarak, ulusal kültürün yurt ve tarih bilincinden hareketle, evrenselliğin anlama şiirinde ürün veriyor. ..
İki bölümden oluşan “Anadolu Destanı” adlı eserinde şair; Çanakkale’nin geçilmezliğini söylerken, ikinci bölümde de Kuvay-ı Milliye’nın ve Atatürk’ümüzün içte ve dıştaki düşmanlara karşı verdiği savaşın benzersizliğini dile getiriyor.
“Ezildik
üzüldük
çözülmedik
bağlandık bir vücut gibi
“Me ingiliz
ne Amerikan mandası !”
Özgürlük nakışıyla işledik gönülleri.” diyerek anlamcı şiir hareketimize de ışık tutuyor… Çünkü eser, biçimiyle, içeriğiyle ve gürül gürül söyleyişiyle öylesine güzel işlenmiş ki, ANLAMCI şiirin temel yapı taşlarına örnek oluyor…
“Bizi bizim kadar kim tanıyabilir,
Kim sevebilir bizim kadar?
Kim tutar elimizden, yollarımız dolaşınca?
Kim gerilik zincirini kırıp,
Kim sevinç gözyaşları döker
biz göklere ulaşınca
Bu yüce duyguyu, ustan çıkarma,
Gerisi yalan söz sakın inanma.
Kim benzer bize bizim kadar
ata binip gezende?
Kim Karadeniz’de horon,
Kim Erzurum’da bar,
Kim Ege’de efe bizim kadar?,.
(…)
Çağdaş
yeni
ve uygar.
(…)
Kitabın 30.06.1986 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisinin 2212 sayılı kararıyla öğrencilere duyurulması da ne kadar önemli olduğunun onayıdır…
Zira ülkemizin aydınlık geleceği için, genç kuşaklar “ANADOLU DESTANI” gibi eserler sayesinde geçmişin bilincinde daha iyi olacaklardır…
“ANADOLU DESTANI” adlı kitapsa başucu kitaplardan biridir.
İyi ki varsın Zekeriya Çavuşoğlu