18 MART 1915

V.
Dev kayalar oynattılar yerinden.
Yağmur yerine çelik yağdı,
          ateş,
                    kan,
Göklere dek toz, duman…
Sanki magmayı gün yüzüne
          çıkardılar oradan!
Toprak lime lime.
Toprağın yüreği yok.
Bir afat.
Bir fırtına ki Tanrım
Ölüm yağmakta bulutlardan.

VI.
“KUŞLAR UÇUŞUYORDU UZAKLARDAN.
KURŞUN PARÇALARININ UÇMADIĞI,
SAVAŞ ATEŞİNİN YAKMADIĞI,
MAVİ GÖKLERE DOĞRU.
KUŞLAR UÇUŞUYORDU UZAKLARDAN
İNSAN ELİNİN DEĞMEDİĞİ,
İNSAN AKLININ YETMEDİĞİ
VE GÖZÜNÜN SEÇMEDİĞİ
MAVİ GÖKLERE DOĞRU.”

Evreni gözden silen karanlık geceye,
Nefes kesen sarı infilaklar serpmekte.
Milyonlarca gülle uçuşup, toz toprak içinde,
Gürlemekte gök,
          sarsılmakta yer,
Ve şekilden sekile girmekte
Düşman tepeler.

“Sahile ulaşan piyademiz yol bulup aşmak için ölüm mücadelesi veriyor. Türklerin bataryalarından dökülen öfke, cehennemin kızgın alevlerinden yakıcı ve öldürücü.

Kaybımız umulanın üstünde. Ölümün kırbacını yiyerek sersemleyen askerler toprağa sıkı sıkıya sarılmış, hayatta kalmaya çabalıyorlar. Küçük bir kaya arkasında ölümle yüz yüze gelmenin verdiği cesaretle gözlerini ilerideki sakin tepeciklere, yamaçlardaki emniyetli siperlere dönderiyorlar…

Oraya varmak bir amaç şimdi.

Aynı ortak duygunun robotlaştırdığı bu insanlar yanlarında devrilip kalan arkadaşlarına aldırmadan kollarını açmış, kendilerini çağıran ölüm meleğine doğru hızla koşuyorlar.

İnsanın ölümden kaçmak için ölüme böylesine istekle koştuğunu ilk kez görüyorum…”

VII.
Sahile vardık,
Sabah alacakararanlığını sesimizle açtı.
Gün bizimdi…
Sahile asker yığmakta filikalar.
Tepeler arı kovanı,
Tepelerden çelik kusmakta bataryalar,
“Yürüyün, geçin!…” dedik ölüm denizinden.
İşte böylesine açık ve seçik.
“Bu gidişin geriye dönüşü yoktur.” diye
İşte öylesine alınyazılarını yazmıştık ellerine.
Vickers ve Amstrong marka toplarımız
          ölüm kusmakta.
Bu cehennem, bu ölüm çemberi…
Avuçlayıp el kadar toprak parçasını,
Tutunup ta bir tepe yamacına,
Ya da sığınıp bir kaya arkasına
          soluklanmak için.
Tepeler arı kovanı.
Ateş yağdırmakta bataryalar üstümüze.
Adımlar yarını görmek için
Uymuşlar içimize…
Filikalar boşaltıp yüklerini dönüyorlardı.
Tepeler…
Tepeler alıp gitmişler başlarını,
  gizlenmişler bulutların üstüne.
Sahilde karınca gibi askerimiz.
Tepeler…
Tepeler sanki çökecek üstümüze.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu